İş

CHP’nin İliç Maden Kazası Raporu: Çarpıcı İddialar

Haber: Dilan Kutlu

(TBMM)- CHP, TBMM İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonuna “tespit ve görüşlerini” içeren raporunu sundu. Raporda, şirketin “222 milyon TL vergi borcunu silindiği”, “maden sahasında bugüne kadar birçok iş kazası yaşanmasına rağmen bir kısmının kamuoyundan gizlendiği” gibi çarpıcı tespitlere yer verildi. Liç sahasına oksitli cevheri getirip yığan Kartaltepe Madencilik adında ikinci bir şirket daha olduğuna dikkat çekilen raporda, entegre tesisinin ünitelerini farklı projeler halinde göstererek ÇED’e ayrı ayrı başvuruda bulunulduğu, “Entegre Tesisler için tek ÇED süreci işletilir” kuralı ihlal edilerek “hile” yapıldığı kaydedildi.

Erzincan İliç’te Anagold Madencilik A.Ş’ye ait Çöpler kompleks madeninde 13 Şubat 2024’te yığın liç sahasının kaymasıyla beraber 9 işçi hayatını kaybetmişti. CHP, TBMM İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonu çalışmaları kapsamında hazırladığı raporunu, CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın imzasıyla sundu.

Raporda, Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu’nda onay imzası verdiği gerekçesiyle İliç Altın Madeni’ndeki faciadan birinci dereceden sorumlu olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum gösterildi. Kurum’un komisyonda dinlenilmek istendiği halde gelmediği ve görüş belirtmediğine dikkat çekildi. Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) yanı sıra, konuya ilişkin uzmanların komisyona çağrılmadığı da hatırlatıldı..

Maden Kanunu ve ilgili diğer mevzuatlarda 2004 yılı ve sonrasında yapılan değişikliklerle “son 20 yılda madencilik sektörünün özel şirketlere terk edildiği, Maden Tetkik Arama (MTA) gibi kamu kurumlarının pozisyonlarının daraltıldığı ve  maden kanunun 2001 yılından bugüne kadar 27 kez değiştirildiğine” işaret edildi.

“Yöre halkı ekonomik açıdan maden işletmesine bağımlı hale getirilmiştir”

Kamuda iken özelleştirilen maden tesislerinin, bulunduğu coğrafyalarda “büyük göç dalgaları” oluştuğu, İliç’teki sosyolojik değişime ilişkin, “Öncesinde tarım ve hayvancılık üzerine kurulu olan geçim araçlarına süreç içerisinde uzaklaştırılan/yabancılaştırılan yurttaşlar, ekonomik açıdan maden işletmesine bağımlı hale getirilmiştir. Yöre halkı madencilik sektörünü ve madencilik sektörüne bağlı yan sektörlerde çalışmak zorunda bırakılmıştır” tespitine yer verildi.

“Maden şirketleri, kentin en büyük destekçisi görüntüsü çizerek denetimsizliği örgütledi”

Maden şirketinin bulunduğu bölgede “belediyeler, üniversiteler, spor kulüpleri, dini inanç merkezleri, gibi kurum ve kuruluşlar ile asfaltlama-parke taşı döşeme gibi bir takım kentsel altyapı hizmetlerine yönelik sponsorluk ilişkileri kurarak” kentin en büyük destekçisi görüntüsü çizdiği kaydedildi. Buna göre; “sosyal onay ya da rıza temini” olarak da kabul edilen bu hamlelerle maden şirketinin kendisine meşruiyet sağlamaya çalıştığı ve “denetimsizliği örgütlediğine” dikkat çekildi.

Raporda, maden şirketlerinin yurttaşların hak arama hürriyetini kullanmasını engellemek için “hibe sözleşmeleri imzalattığı ve yatırımın selahiyeti için lobicilik faaliyetleri yürüterek gerektiğinde görevli hakim veya savcı değişiklikleri de dahil olmak üzere siyasi baskılar kurduğunu” işaret edilirken, İliç’te de benzer durumların yaşandığına dair örnekler verildi. Aynı zamanda, “kapatma veya toplu işten çıkarma kozlarını kullanan firmaların kamu makamları ve iktidar partilerinden vergi indirimi, sigorta teşviki gibi birçok kazanımı sağlamaya” çalıştığı ileri sürüldü.

Raporda, yerel toplulukların ya da sivil toplum örgütlerinin maden yatırımlarına karşı yürüttüğü demokratik mücadelelerin ise “kalkınma karşıtlığı gibi nitelendirmelerle kriminalize edildiği” vurgulandı.

Türkiye’de bu zamana kadar yaşanan maden kazası örneklerine de yer verilen raporda, madencilik faaliyetlerinin su-hava-toprak kirliliği ile beraber ekolojik yapıya zarar verdiğine de dikkat çekildi.

Erzincan’ın İliç İlçesinde Çöpler Kompleks Madeni işletmesi olarak faaliyet gösteren altın maden tesisinin sahibi Anagold Madencilik’in yüzde 80’i Amerika ve Kanada borsalarında işlem gören uluslararası bir şirket olan SSR Mining’e ait olduğu, yüzde 20 hissesinin ise Çalık Holdinge bağlı şirketlere olmasına rağmen, komisyona sunulan bilgi notlarında “Çalık Grubun operasyonel yetkiye sahip olmadığını iddia ettiği” bilgisine yer verildi.

“Şirketin 222 milyon TL vergi borcu silindi”

Raporda, “21 Haziran 2022 tarihinde yığın liç sahasına ait boru hattının patlaması sonrasında 16 milyon 440 bin TL idari para cezası verilmiş olsa da şirketin 7 milyon 218 bin dolar tutarındaki güncel kurla yaklaşık 222 milyon TL vergi borcunu silindiği tespitinde” bulunuldu.

“Bakanlıklar bugüne kadar verilen hiçbir ÇED raporunda ‘olumsuz görüş’ bildirmedi”

Anagold Madencilik Şirketi’ne verilen ÇED raporlarına bakıldığında 5 Bakanlığın “hiçbir olumsuz görüş bildirmediği” bugüne kadar maden ocağında 35 mevzuata aykırılık tespit edilmesine rağmen verilen idari para cezalarının da caydırıcılıktan uzak olduğu, bunun yanında su havzalarının koruma altına alınmadığı ve madenden sızan kimyasalların yeraltı suyuna karışma riskinin devam ettiği belirtildi.

“Liç yığınları potansiyel çevresel kirlenme kaynaklarıdır”

Komisyon görüşmelerine davet edilen hiçbir bakanlığın facia ile ilgili sorumluluk almadığına dikkat çekilen raporda, şu değerlendirmede bulunuldu:

“Altın madenlerinde oluşan yüksek miktarlardaki toprak, atık kaya ve liç yığınları potansiyel çevresel kirlenme kaynaklarıdır ve çevreye yayılabilir. Bu alanlarla ilişkili toksik maddeler siyanür, siyanür-metal kompleksleri, ağır metaller ve asit kaya drenajı ile ortaya çıkabilen maddeler içerebilir. Bu toksik maddeler maden işletme sırasında ve maden kapatıldıktan sonra yeraltı suyu, yüzey suyu, toprak ve hava kalitesini bozabilir. Bu ağır metallerin birçoğu solunum sistemi, kalp, damar, böbrekten, kanserojen gibi sağlık sorununa neden olmaktadır.”

“İliç’te insan sağlığına ilişkin uzun süreli bir izlem çalışması yapılmalı”

Facianın ardından İliç Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 25 Mayıs 2024 tarihli bilirkişi raporunda “su ve toprak kirliliğinin olduğu. Alınan numunelerde civa seviyesinin yüksek olduğuna” dair tespiti hatırlatılarak, “İliç özelinde, en az iki yıl çevresel ölçümlerin ve bu iki yıl içerisinde de insan sağlığıyla ilgili parametrelerin ilk etapta izlenmesi ve buradan elde edilecek verilere göre belki daha sonrasında uzun süreli bir izlem çalışması yapılması gereklidir” denildi.

“Şirket, Türkiye’de yaptığı üretim sayesinde 403 milyon doları ödemedi”

Maden sahasında bugüne kadar birçok iş kazası yaşanmasına rağmen bir kısmının kamuoyundan gizlendiği ifade edildi. Şirketin Türkiye’den aldığı “yatırım teşvikleri ve makine teçhizat için vergi indirimi” aldığı belirtilerek, raporda şu ifadelere yer verildi:

“Teçhizat alımı yapıldığı dönemde KDV oranı yüzde 18 olmasına rağmen bu firmadan yüzde 0’a yakın KDV alınmıştır. Ülkemizde efektif vergi yükü yüzde 6,38 civarındadır. Bu açıdan baktığımızda, bu firma ülkemizde yürüttüğü faaliyetleri Kanada’da veya Amerika’da yürütseydi yüzde 11,25 oranında efektif vergi ödeyecekti. Çöpler Madeni’nde yapmış olduğu üretimi Kanada’da yapmış olsa vergi ve devlet payı olarak 403 milyon dolar daha fazla para ödeyecekti. Türkiye’de yaptığı üretim sayesinde 403 milyon doları ödemedi.”

“Örtülü kazanç”

Raporda, şirketin elde ettiği gelirlerin transferiyle ilgili sorun olduğu ifade edilerek, “SSR, yurt dışındaki firmaları ile faturalaşmaları neticesinde kar transferleri yapmaktadır. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından örtülü kazanç, örtülü sermaye ve kar transferleri konuları hakkında gerekli incelemelerin yapılması büyük önem arz etmektedir” denildi.

ÇED sürecinde “hile” yapıldığına ilişkin tespitte bulunulan raporda, liç sahasına oksitli cevheri getirip yığan Kartaltepe Madencilik adında ikinci bir şirket daha olduğuna dikkat çekildi. Entegre tesisinin ünitelerini farklı projeler halinde göstererek ÇED’e ayrı ayrı  başvuruda bulunulduğu buna göre; “Entegre Tesisler için tek ÇED süreci işletilir” kuralı ihlal edildiğine işaret edildi.

Raporda, “Anagold Şirketi’nin 2. kapasite artışı için hazırladığı 2021 tarihli nihai ÇED raporuna göre, hali hazırda 58 milyon ton olan yığın liç tesisi kapasitesinin faz 5 ve faz 6 inşasıyla birlikte 27,3 milyon ton ek kapasite sağlanarak toplam 85,3 milyon tona çıkarılması planlandığı, ancak ek kapasite sağlanabilmesi için inşa edilmesi gereken Faz 5 ve Faz 6 denilen bölümleri inşa edildiği tespit edildi. Raporda, “Buna göre; firma, 2021 tarihli nihai ÇED raporuna aykırı olarak facianın başladığı Faz 4B’yi inşa ederek üretime açmıştır” denildi.

Öte yandan, İliç Araştırma Komisyon hazırladığı raporu ekim ayı içerisinde Meclis Başkanlığı’na sunacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu