Depremin ilk yılında Hataylılar: Unutulduk
“Depremden sonra Hatay’dan hiç ayrılmadım. Ama Hatay kaderine terk edildi.”
6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremde evi yıkılan Mustafa Bayır, depremden bir yıl sonra Hatay’da kalanların durumunu şu sözlerle özetliyor.
Depremlerden en çok etkilenen illerden biri olan, resmi verilere göre 53 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği, yaklaşık 110 bin kişinin de yaralandığı Hatay’da hiçbir şey eskisi gibi değil.
Antakya, Defne ve Samandağ…
Hatay’ın başta Antakya, Defne ve Samandağ ilçeleri olmak üzere depremde en az 22 bin kişi hayatını kaybetti, 13 bin 880 civarında bina yıkıldı. Büyük yıkıma yol açan deprem izleri hala görülüyor. Geçtiğimiz yıl Antakya ve Defne ilçelerinde çöken veya hasar gören binaların enkazı kaldırılırken yerini büyük bir boşluk bıraktı. Geceleri kent merkezi karanlığa gömülüyor. Geçtiğimiz yıl ne Antakya’da ne de Defne’de hayat normale dönmedi. İki bölge terk edilmiş bir manzara çiziyor. Şehir hayatı kuzeye, depremden daha az hasarla kurtulan Samandağ yoluna doğru kaydı.
Eski Antakya hayalet şehre dönüştü
Hatay’ın tarihi Eski Antakya bölgesi eski günlerinden çok uzakta… Ünlü Kurtuluş Caddesi boyunca yıkılmış tarihi yapılar görülebiliyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, bölgedeki tescilli yapılara izinsiz müdahale yapılamayacağını belirten uyarı levhaları astı. Yıkılan Habibi Neccar Camii gibi bazı binaların çevresi de onarım amacıyla kapatıldı. Ancak henüz inşaat başlamadı. Her gün binlerce kişiyi ağırlayan Uzun Çarşı’da az sayıda iş yeri kepenk açıyor. Bu alandaki enkaz kaldırma çalışmaları halen devam ediyor.
Elektrik, su, altyapı sorunları
Depremden önce nüfusu 1 milyon 600 bin civarında olan Hatay’da şu anda kaç kişinin yaşadığına dair bir veri bulunmuyor. Hatay’da kalanlar birçok sorunla uğraşmak zorunda kalıyor.
Kentteki sorunların başlıcası altyapının bozulmasından kaynaklanan olumsuzluklardır. Her gün onlarca kamyonun moloz taşıdığı Hatay merkezde yollar çukura dönüştü. Özellikle yağmurlu havalarda bu sorun daha da kötüleşiyor. Sık sık yaşanan elektrik ve su kesintileri Hatay halkının tepkisini çekiyor.
Hatay’dan ayrılmayanların büyük bir kısmı şehrin çeşitli noktalarına kurulan 200’ün üzerinde konteyner kentte yaşamaya devam ediyor. Yaklaşık 187 bin kişi konteynerlerde yaşıyor.
DW Türkçe’ye konuşan depremzedelerin en çok şikayetçi olduğu konu ise konteynerlerde yaşayanların elektrik ve su kesintileri olduğu belirtildi. Dikkat çeken bir diğer sorun ise iki odalı bir konteynerde birden fazla ailenin aynı anda kalmasıdır. Depremin hemen ardından konteyner kentlerde verilen ücretsiz yemek ve gıda yardımları kesildi. Deprem mağdurları evlerinin bir an önce yapılmasını isterken, “Yerinde dönüşüm istiyoruz” diyor.
“Zor ama alışmaya çalışıyoruz”
Antakya Ürgen Paşa Mahallesi’nde depreme yakalanan Meryem Karataş, “Zor ama alışmaya çalışıyoruz” diyor. 3 çocuk annesi Karataş, konteynerin küçük ve dar olduğunu, elektrik ve suyun sık sık kesildiğini söylüyor. İki kızının üniversitede olduğunu ancak evli kızı geldiğinde kızlarının altı kişi olduğunu anlatıyor.
Karataş, depremzedelerin Gülderen’de inşa ettiği TOKİ konutlarının “bitmemiş, yollar çamurlu, çok uzakta” olduğunu söylerken, “Yapılanlar yıkılanların zerre kadarı bile değil. Biliyorsunuz, Kimi nereye koyacaklar, çok uzak ve çok katlı, neden bu kadar kat yapmışlar?” . Karataş, yıkılan müstakil evinin yerine kendi evinin yapılmasını istiyor.
Hatay’ın 33 noktasında TOKİ tarafından 45 bin konut inşaatı sürüyor. Bunlardan biri de Antakya’nın yüksek semti Gülderen’de inşaatı devam eden konutlar. 2 milyon 665 bin konutun büyük bölümü tamamlanmak üzere.
Bir konteynerde 8 kişi kalıyor
Öğretmen eşini depremden önce kaybeden ve iki çocuğuyla birlikte yaşam mücadelesi veren Serap Selçuk, ağustos ayından bu yana konteynerde yaşıyor. Selçuk’un en büyük şikayeti konteynerin kalabalık olması. Şu anda 3 ailede 8 kişinin yaşadığını belirten Selçuk, ikinci konteyner taleplerine ise henüz yanıt gelmedi. Selçuk, “Yaşam koşulları daha zor. Benim küçük bir kızım var, dolayısıyla her konuda zorluk yaşıyoruz” diyor.
güvenlik sorunu
Konteynerlerdeki bir diğer sorun ise güvenliktir. Konteyner kentte güvenliğin eskiden polis ya da bekçiler tarafından sağlandığını belirten Selçuk, tedirginliklerini şu sözlerle anlatıyor: “Ama artık güvenlik yok. Sadece kameralar yerleştirildi. Geçenlerde orada silahlı olay yaşandı. Kavga ettiler, kavga ettiler. yani güvenliğimiz yok.”
AFAD’dan gönderilen kolilerle iki kez yardım aldığını belirten Selçuk, bunun dışında herhangi bir yardım almadığını söylüyor. Selçuk da pek çok depremzede gibi evlerinin bir an önce tamamlanmasını istiyor.
“Hatay kaderine terk edildi”
Konteynerde 6 çocuğu ve eşiyle birlikte 8 kişinin kaldığını anlatan Mustafa Bayır, bazı geceler nöbetleşe uyuduklarını da şöyle anlatıyor:
“Birinci sınıftan üniversiteye kadar çocuklarım var. Bazı geceler nöbetleşe uyuyoruz. Bu konteyneri 2,5 ay önce aldım. Daha önce Hatay merkezde çadırda kalıyordum. Uyku apnem var. Cihazı kullanamıyorum çünkü Her an kalp krizi geçirebilirim, cihazım var ama “Takamıyorum, takacak yerim yok.”
İkinci konteynerin ise 32 kilometre mesafedeki AFAD tarafından verilmesine tepki gösteren Bayır, “Devletimize soruyorum, genç kızlarını 32 kilometre uzaklıktaki konteynere nasıl gönderiyorlar?” O sorar. 7 bin 500 TL emekli maaşı aldığını belirten Bayır, depremde hasar gören arabasının üzerinde görünmesi nedeniyle yardım alamadığını söylüyor. Bazen gözleri yaşaran Bayır, “Bir emekli maaşı sekiz kişiye nasıl yeter? Ben 9 bin 500 gün devlete hizmet ettim.”
Depremde bir evi yıkılan, bir evi de hasar gören Bayır, “Orta hasarlı evimiz yıkılır mı belli değil. Evimiz hafif hasarlıdan orta hasarlıya dönüştürüldü. Bunun üzerine dava açtık. Dosyaya dayanılarak reddedildi. Şimdi benden devletin avukatlık ücretini istiyorlar.”
“Devletten bir lira yardım almadım”
70 yaşındaki Abdulsamet Pulat da depremde kalçası kırılan eşiyle birlikte konteynerde yaşıyor. Deprem gecesini soğukta arabada geçirdiklerini söyleyen Pulat, daha sonra eşini İzmir’de ameliyat ettirdiğini anlatıyor. Samsun’da öğrenci yurdunda kaldıktan sonra Hatay’a döndüğünü belirten Pulat, “Evimiz 195 metrekare iken buraya 21 metrekareye geldik. Yine Allah devletten razı olsun. Bizi aç bırakmadı, bizi aç bırakmadı. Bizi susatmadı, aç bırakmadı. Ancak devletten herhangi bir yardım almadım. “Şimdiye kadar sadece devletin barınağında barındım. Devlet bana uygun nereye giderse oraya giderim ama olursa yerimdeki evimi isterim” diyor.
Kentte hâlâ çadırlarda yaşayanların sayısı az değil. Narlıca Mahallesi’nde özellikle Atatürk Caddesi boyunca çadırları görmek mümkün. DW Türkçe’ye konuşan depremzedelerin bir kısmı, kira yardımlarının kesilmesin diye konteynere gitmeyi tercih etmediklerini söylerken, bir kısmı da konteyner alamadıklarından şikayetçi oldu. Bazı depremzedeler evlerinin yıkıldığı bölgeden ayrılmak istemediklerini söylüyor.
Yaşam çabası devam ediyor
Yıkımın yarattığı sert kurallara rağmen Hatay’da bazı depremzedeler kaldıkları yerden geçim mücadelesine devam ediyor. 53 yaşındaki Kiraz Altın, deprem sonrası Narlıca İlçesi’nde konteyner kentin yanındaki ana cadde üzerinde kurduğu tandırda ekmek ve gözleme satıyor. Eşi engelli olan ve torunlarına bakmak zorunda olan Altın, iki kişiyi çalıştırıyor ve durumlarının iyi olduğunu söylüyor. Sabah 04.00’te uyandığını belirten Altın, bölgedeki esnafın ekmeği kendisinden aldığını söylüyor. Ancak Kiraz Altın’ın en büyük sorunu 20 bin TL’si olmadığı için tandırına elektrik bağlayamamak.
Depremden sonra geçim mücadelesi
Bu resmi görüntülemek için lütfen JavaScript’i etkinleştirin ve HTML5 videoyu destekleyen bir web tarayıcısına geçmeyi düşünün
Ağır hasarlı binada ekmek üretiyor
Ethem İçer, Antakya’nın en işlek semtlerinden Kurtuluş Caddesi’nde fırın işletiyor. “Evim” dediği bu dükkanı depremden sonra 20 yıl boyunca açık tutmaya devam eden İçer, bulunduğu binada ciddi hasar gördü. Buna karşı dava açarak zaman kazanmaya çalışan İçer, eskiden 4 bin ekmek ve simit üretirken şimdi bunun bine düştüğünü ve 7 çalışandan kendisinin geride kaldığını belirtiyor. İçer’in şu anki kazancı ancak evini geçindirmeye yetiyor. Esnaflara herhangi bir yardım yapılmadığını belirten İçer, “Herkes Antakya’nın geliştiğini söylüyor. Gelişmediğini herkes görüyor.”
“Keşke ölseydim de bunların hiçbirini görmeseydim.”
Harbiye Taksi durağından 15 araçla geriye sadece Ekrem Öztürk kaldı. Dökülen moloz nedeniyle taksi durağı kullanılamaz hale geldi. Her sabah sokak başında müşteri nöbetçisi olan Öztürk, “Şu anda en çok gelen tek kişi benim çünkü ihtiyacım olduğu için gelmem gerekiyor. Diğer arkadaşların çoğu emekli. .Depremden bu yana Bağkur’umu ödeyemiyorum.Çünkü kazandığımı çocuklarıma ve kendime harcayamıyorum.” “Zorundayım” diyor. Yağmurlu havalarda aracında beklemek zorunda kaldığını söyleyen Öztürk, tuvalet ihtiyacı için 15 kişinin kaldığı evine gitmek zorunda kaldığını söyledi.
Öztürk’ün şu sözleri Hatay’da hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını kanıtlıyor:
“Şunu söylüyorum, keşke bu depremde ölseydim ve bunların hiçbirini görmeseydim. Yani burada bazen herkes ateş ediyor ve her şeyin normal olduğunu söylüyor. Kesinlikle böyle bir şey yok.”
Sanayi sitesi ayağa kalkmak istiyor
Hatay’da kent ekonomisinin önemli bir kısmı konteynerlerde sıkışıp kalıyor. Yaklaşık 2 bin 500 işyerinden bininin yıkıldığı Antakya Küçük Sanayi Sitesinde esnaf zor durumda. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, 5 Ağustos 2023’te yaptığı açıklamada, “Antakya Merkez Küçük Sanayi Sitesinde 95 işyerinin inşaatı için ilk etapta ihaleyi gerçekleştireceğiz. – Yıkılan veya ağır hasar gören işletmelerimizin yer dönüşümü” projesi yaklaşık 400 milyon liraya mal oldu. İnşaatın başlaması söz konusu değil.
Sanayide sadece çöken binaların enkazı kaldırıldı. Sanayi sitesinin bulunduğu sokaklarda birikmiş yağmur suları görülüyor. İşyerleri yıkılan bazı esnaflar, aldıkları konteynerlerde veya kurdukları barakalarda hizmet vermeye çalışıyor. Ekonomik durumu iyi olanların çelik yapılardan yeni atölyeler kurduğu görülüyor. Ancak altyapının bozuk olması nedeniyle yağmur suları birçok caddede çalışmayı engelliyor.
“Devlet bizi unuttu”
Burada 20 yıldır oto elektroniği teknikeri olarak çalışan Levent İneyci ise oldukça taraflı. “Devletten yardım alamadık” diyen İneyci, başvurmalarına rağmen yardım alamadıklarını ve kendi kaderlerine terk edildiklerini anlatıyor. Esnafın çalışmak istediğini ancak kendilerine fırsat verilmediğini dile getiren İneyci, “Çünkü devlet bizi unuttu.”
Antakyalı sanayi esnafı: Devlet bizi unuttu
Bu resmi görüntülemek için lütfen JavaScript’i etkinleştirin ve HTML5 videoyu destekleyen bir web tarayıcısına geçmeyi düşünün
Sanayi sitesindeki bir diğer sorun ise personel sıkıntısıdır. İneyci, “Yani çok değerli ustalarımız var. Geri dönmediler. Yani bu aslında büyük bir kayıp.”
Elektrikli malzeme satışı yapan Mehmet Ezel de bazı bölgelerde personel sıkıntısı yaşadıklarını söylüyor. Hatay’da şu anda dibini göremediklerini belirten Ezel, sektördeki betonarme binaların yüzde 95’inin yıkıldığına dikkat çekiyor.
İş yeri yıkıldığı için yaptırdığı barakada oto tamir hizmeti vermeye çalışan Mehmet Demir, yağmur sonrası sokağın su ile dolması nedeniyle çalışamamaktan şikayetçi. Depremin ardından iş yerinin yağmalandığını anlatan Demir, “Kış koşulları bizi zorladı” dedi. Ekipman sorunu yaşayan Demir, “Hiçbir şeyim kalmadı. 40 yıl önceki sisteme döndüm.”
DW Türkçe’ye sansür olmadan nasıl erişebilirim?